Koko'ya yeni bir evcil hayvan vermek istediler.
- They wanted to give Koko a new pet.
ABD hükümeti İngiltereye her zaman Amerika'nın evcil hayvanı olarak bakmıştır.
- The American government has always regarded England as America's house pet.
Bir evcil hayvan olarak o bir papağan besler.
- She keeps a parrot as a pet.
ABD hükümeti İngiltereye her zaman Amerika'nın evcil hayvanı olarak bakmıştır.
- The American government has always regarded England as America's house pet.
O, öğretmenin gözdesidir.
- He is the teacher's pet.
Tom öğretmenin gözdesi.
- Tom is the teacher's pet.
Tom köpeğini okşamak için eğildi.
- Tom bent down to pet his dog.
Tom köpeğini okşamak için elini aşağıya uzattı.
- Tom reached down to pet his dog.
Benim kedim onu okşadığımda zevkten mırlar.
- My cat purrs with pleasure when I pet it.
Senin köpeklerini okşamam.
- I don't pet your dogs.
Sen öğretmenin sevgilisisin.
- You're the teacher's pet.
There was something ludicrous, even more, unbecoming a gentleman, in leaving a friend's house in a pet, with the host's reproaches sounding in his ears, to be matched only by the bitterness of the guest's sneering retorts.
... radio, radar, microwaves, not to mention MRI scans, PET scans, x-rays. In other words, ...
... a PET scan any again this it's finding somewhere else ...