a person who takes a position in the political center

listen to the pronunciation of a person who takes a position in the political center
İngilizce - Türkçe

a person who takes a position in the political center teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

moderate
ılımlı

Tom ılımlı içicidir ama babası bir balık gibi içer. - Tom's a moderate drinker, but his father drinks like a fish.

Florida'daki hava genellikle ılımlıdır. - The weather in Florida is generally moderate.

moderate
{f} başkanlık etmek
moderate
{s} ölçülü

İyi sağlık düzgün beslenme ve ölçülü egzersizden ibarettir. - Good health consists of proper eating and moderate exercise.

Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur. - My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.

moderate
ne az ne çok olan
moderate
hafifletmek
moderate
orta

Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler. - Moderate exercise will refresh both mind and body.

Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder. - Moderate exercise in the evening helps induce sleep.

centrist
merkezci

Birçok yorumcu, Obama'yı merkezci olarak kabul eder. - Many commentators regard Obama as a centrist.

moderate
orta seviyede, yeterli
moderate
moderatenessılımlılık
moderate
{f} yumuşatmak
moderate
ılımlı olarak
moderate
{s} vasat
moderate
ölç

Ölçülü egzersiz yapmak size iyi gelecektir. - Taking moderate exercise will do you good.

Ölçülü düzeyde egzersiz yapmak sağlık için yararlıdır. - Taking moderate exercise is good for the health.

moderate
orta dereceli

Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler. - Moderate exercise will refresh both mind and body.

moderate
ölçülü/orta
moderate
görüşleri aşırıya kaçmayan
moderate
{s} orta; ne büyük ne küçük olan; ne az ne çok olan: He's a moderate eater. O ne az ne çok yer
moderate
moderately mutedil olarak
moderate
azaltmak
İngilizce - İngilizce
moderate
centrist
a person who takes a position in the political center

    Heceleme

    a per·son who takes a po·si·tion in the po·li·ti·cal cen·ter

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırsın hu teyks ı pızîşın în dhi pılîtıkıl sentır

    Telaffuz

    /ə ˈpərsən ˈho͞o ˈtāks ə pəˈzəsʜən ən ᴛʜē pəˈlətəkəl ˈsentər/ /ə ˈpɜrsən ˈhuː ˈteɪks ə pəˈzɪʃən ɪn ðiː pəˈlɪtəkəl ˈsɛntɜr/