a person who provides the intelligence required for something

listen to the pronunciation of a person who provides the intelligence required for something
İngilizce - Türkçe

a person who provides the intelligence required for something teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

brain
{i} beyin

İnsanlar yaşlanırken, beyin hücreleri daha az verimli olur. - As people get older, their brain cells become less efficient.

Tom ve Mary biraz beyin fırtınası yaptı. - Tom and Mary did some brainstorming.

brain
(Tıp) ansefal
brain
beynini dağıtarak öldürmek
brain
beynini patlatmak
brain
zekâ

Keşke Tom'un zekasına sahip olsam. - I wish I had Tom's brains.

Kız kardeşimin çok iyi zekası var. - My sister has a very good brain.

brain
{f} beynini patlatmak (Argo)
brain
{i} kafalı kimse
brain
brainsickdeli
brain
kafasını yarmak
brain
brainstormani ve şiddetli gelen cinnet krizi
brain
beynini parçala
brain
{i} zeki kimse

Ülkemizdeki en zeki kimselerden biridir. - He is one of the best brains in our country.

Kitaplar zeki kimsenin çocuklarıdır. - Books are children of the brain.

brain
{f} kafasına ağır bir darbe indirmek
brain
kafasına patlatmak
brain
zih
brain
{f} kafa yarmak
brain
{i} akıl

Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir. - The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.

Bu operasonun akıl hocaları kimdi? - Who is the brains of this operation?

İngilizce - İngilizce
brain

He is the brains behind the scheme.

a person who provides the intelligence required for something

    Heceleme

    a per·son who provides the in·tel·li·gence re·quired for some·thing

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırsın hu prıvaydz dhi întelıcıns rikwayrd fôr sʌmthîng

    Telaffuz

    /ə ˈpərsən ˈho͞o prəˈvīdz ᴛʜē ənˈteləʤəns rēˈkwīrd ˈfôr ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ə ˈpɜrsən ˈhuː prəˈvaɪdz ðiː ɪnˈtɛləʤəns riːˈkwaɪrd ˈfɔːr ˈsʌmθɪŋ/