a person who lives (or is located) near another

listen to the pronunciation of a person who lives (or is located) near another
İngilizce - Türkçe

a person who lives (or is located) near another teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

neighbor
{i} komşu

Komşumla ilginç bir muhabbet ettim. - I had an interesting conversation with my neighbor.

O, komşularımdan biri. - He is one of my neighbors.

neighbour
{i} komşu

Onlar intikam için komşularının evini ateşe verdi. - They set fire to their neighbour's house in revenge.

Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar. - My neighbours have already explained to me who Björk is.

neighbour
bitişik

Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir. - The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.

neighbour
bitişik olmak
neighbour
yanında olmak
neighbor
(isim) komşu
neighbor
{f} komşu olmak

Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum. - I just want to be a good neighbor.

Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum. - I only want to be a good neighbor.

neighbor
{f} bitişik olmak
neighbour
komşu olmak
neighbor
yaklaşmak
neighbor
bkz.neighbour
neighbour
i., İng., bak. neighbor
neighbour
(isim) komşu
neighbour
neighbour komşu ol
neighbour
(Biyokimya) yan

Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor. - The neighbours have been banging about next door all morning.

Dün gece mahallede büyük bir yangın vardı. - Last night there was a big fire in the neighbourhood.

neighbor
bitişik

Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi. - Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.

Biz bitişikteki komşuyuz. - We're next-door neighbors.

neighbor
{f} yanında olmak
İngilizce - İngilizce
neighbour
neighbor
a person who lives (or is located) near another