Tom çocuklarına karşı berbattı.
- Tom was horrible with children.
Bu yılki performansları çok berbattı.
- Their performance that year was horrible.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.
Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
- People in the village still talked about the horrible way Tom had died.