Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.
- We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.
Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.
- With many students chatting, it was difficult to hear what the professor had to say.
Öğretmen, Çekçe öğretiyor.
- The professor teaches Czech.
Öğretmen derslerinde hep kot pantolon ve gömlek giyiyor.
- The professor always teaches in jeans and a shirt.