a person or thing of equal status to others

listen to the pronunciation of a person or thing of equal status to others
İngilizce - Türkçe

a person or thing of equal status to others teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

equal
{s} eşit

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır. - An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.

equal
denk
equal
aynı düzeyde olmak
equal
eşittir

İki pint bir litreye eşittir. - Two pints are equal to a quart.

Bir artı iki üçe eşittir. - One plus two is equal to three.

equal
yenişememek
equal
akran
equal
{f} eşit ol

Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü. - The property was divided equally among the heirs.

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın. - You have to share the cake equally.

equal
-e eşit olmak
equal
{f} yetişmek
equal
{s} aynı

Kanun herkes için aynıdır. - The law is equal for all.

Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular. - They made equally tough demands.

equal
{s} dengeli
equal
{s} başabaş
equal
{f} bir olmak
equal
{i} emsal
equal
aynı miktarda
equal
Şehirler aynı büyüklü
equal
yeterli/eşit
equal
{s} yeterli

O, görev için yeterli değildir. - He is not equal to the task.

equal
{s} hayır demez
İngilizce - İngilizce
equal

This beer has no equal.

a person or thing of equal status to others

    Heceleme

    a per·son or thing of e·qual sta·tus to others

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırsın ır thîng ıv ikwıl steytıs tı ʌdhırz

    Telaffuz

    /ə ˈpərsən ər ˈᴛʜəɴɢ əv ˈēkwəl ˈstātəs tə ˈəᴛʜərz/ /ə ˈpɜrsən ɜr ˈθɪŋ əv ˈiːkwəl ˈsteɪtəs tə ˈʌðɜrz/