a person or persons with whom one is acquainted

listen to the pronunciation of a person or persons with whom one is acquainted
İngilizce - Türkçe

a person or persons with whom one is acquainted teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

acquaintance
tanıdık

O benim için ne bir erkek kardeş ne de bir tanıdık. - For me he is neither a brother nor an acquaintance.

O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık. - She is more an acquaintance than a friend.

acquaintance
eş dost

Biz arkadaş değiliz. Biz eş dostuz. - We're not friends. We're acquaintances.

acquaintance
tanıdık olmak
acquaintance
ahbaplık
acquaintance
bildik
acquaintance
tanıdık olma
acquaintance
aşinalık
acquaintance
bilgi verme
acquaintance
iyi bilme
acquaintance
{i} bilgi

Onunla ilgili çok az bilgim var. - I have a nodding acquaintance with him.

acquaintance
haber
acquaintance
{i} tanışma

Sizinle tanışmak bir onurdur. - It's an honor to make your acquaintance.

Onunla tanışmak istiyorum. - I want to make her acquaintance.

acquaintance
{i} tanıma
acquaintance
malumat
acquaintance
{i} tanıdık, tanış
İngilizce - İngilizce
acquaintance
a person or persons with whom one is acquainted

    Heceleme

    a per·son or persons with whom one I·s ac·quaint·ed

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırsın ır pırsınz wîdh hum hwʌn îz ıkweyntîd

    Telaffuz

    /ə ˈpərsən ər ˈpərsənz wəᴛʜ ˈho͞om ˈhwən əz əˈkwāntəd/ /ə ˈpɜrsən ɜr ˈpɜrsənz wɪð ˈhuːm ˈhwʌn ɪz əˈkweɪntɪd/