a person an unit

listen to the pronunciation of a person an unit
İngilizce - Türkçe

a person an unit teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

one
bir

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir. - This is a good book, but that one is better.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

one
{i} tek

Tek bir taşla iki kuş öldür. - Kill two birds with one stone.

Bir, üç ve beş tek sayılardır. - One, three, and five are odd numbers.

one
{i} biri

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek. - One of my dreams is to learn Icelandic.

one
bir rakamı
one
{i} birisi

Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir. - The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.

Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez. - One won’t hear much music in that pub.

one
{i} kimse

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz. - No one may be compelled to belong to an association.

Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez. - No one shall be arbitrarily deprived of his property.

one
bir (sayı olarak)
one
{s} 1. bir: Give me one loquat. Bana bir maltaeriği ver. One hundred and twenty people came. Yüz yirmi kişi geldi. One half of them were crazy
one
belirli biri
one
adında biri
one
bir sayısı
one
bir tane

Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım. - My bag is too old. I must buy a new one.

Ofiste bir tane satın almak zorundasın. - You have to buy one at the office.

one
aynı

Bu kaybettiğim kamera ile aynı tip kamera. - This is the same type of camera as the one I lost.

Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır. - One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website.

one
her biri

Her birimiz elinden geleni yapmalı. - Each one of us should do his best.

Onların her birine bin yen verdim. - I gave them one thousand yen each.

one
one another birbirlerini
one
adam

Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi. - No one wanted to insult these men.

O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir. - He's considered to be one of the greatest scientists in the world.

one
kişi

Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak. - One more person will be joining us later.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for man, one giant leap for mankind.

one
one and sixpence eski
İngilizce - İngilizce
{n} one
a person an unit

    Heceleme

    a per·son an Unit

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırsın ın yunıt

    Telaffuz

    /ə ˈpərsən ən ˈyo͞onət/ /ə ˈpɜrsən ən ˈjuːnət/