Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.
- We should sometimes pause to think.
Tom duraklatma butonuna bastı.
- Tom pressed the pause button.
Tom bekletme butonuna bastı.
- Tom hit the pause button.
Bir an için videoyu duraklatabilir misin?
- Can you pause the video for a moment?
O, filmi duraklattı ve tuvalete gitti.
- He paused the film and went to the toilet.
Tom bekletme butonuna bastı.
- Tom hit the pause button.
Tom anahtarı kilide taktı ve onu çevirmeden önce bir süre bekledi.
- Tom put the key in the lock and paused a moment before he turned it.
Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
- Let's take a pause. I cannot continue any longer.
Kısa bir ara verelim.
- Let's take a short pause.
Tom birkaç saniye durakladı.
- Tom paused for a few seconds.
Tom rahatsız bir şekilde durakladı.
- Tom paused uncomfortably.
Tom duraklatma butonuna bastı.
- Tom pressed the pause button.
Tom birkaç saniye durakladı.
- Tom paused for a few seconds.
Müzikte veya konuşmada, bir duraklama sık sık dramatik bir etki için kullanılmaktadır.
- In music or speaking, a pause is frequently used for dramatic effect.
Kısa bir duraklama vardı ve sonra müzik başladı.
- There was a brief pause and then the music began.
A key (of computer keyboards) that, when pressed during the execution of any of certain operating systems, halts or resumes the current flow of instructions.
... zero by adding to an already bloated stockpile. [pause] ...
... hopefully we'll be able to put it on your screen at home. [pause] Apologize for the ...