a particular instance of buying or selling

listen to the pronunciation of a particular instance of buying or selling
İngilizce - Türkçe

a particular instance of buying or selling teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

trade
{f} takas etmek

Koltukları takas etmek ister misin? - Would you like to trade seats?

İşleri takas etmek ister misiniz? - Would you like to trade jobs?

trade
{i} alım satım
trade
{i} meslek

Bütün meslekleri bilir ama hiçbirinin ustası değil. - Jack of all trades, and master of none.

Bazı elektrikçiler üniversiteye gitme yerine çıraklık sistemi içinde mesleklerini öğrenirler. - Some electricians learn their trade within an apprenticeship system instead of going to college.

trade
aksata
trade
alışveriş
trade
değiş tokuş etmek

Ben bu bebeği istemiyorum. Ben senin bebeğini istiyorum. Değiş tokuş etmek ister misin? - I don't want this doll. I want your doll. Do you want to trade?

trade
sanat
trade
almak

Avustralya'da ocak ayında esnaf hizmetini almak mümkün değildir. Onların hepsi tatildedirler. - It is impossible to obtain the services of a tradesman in January in Australia. They are all on holiday.

trade
satmak
trade
değişmek
trade
(in/with ile) ticaret yapmak
trade
ticaret

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti. - President Jefferson ordered a ban on trade with Europe.

Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında. - Plans for a new trade zone are still on the drawing board.

trade

Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü. - In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.

İşleri takas etmek ister misin? - Do you want to trade jobs?

business deal
(Ekonomi) İş (alışveriş) anlaşması
trade
alışveriş etmek
trade
trade agreement ticari anlaşma
trade
{i} zanaat, iş
trade
(fiil) ticaret yapmak, iş yapmak, takas etmek
trade
i., k.dili. alize
trade
{f} (for) trampa etmek, değiş tokuş etmek: I'll trade you this horse for that pony of
İngilizce - İngilizce
business deal

he's a master of the business deal.

trade

I did no trades with them once the rumors started.

a particular instance of buying or selling

    Heceleme

    a par·ti·cu·lar in·stance of buy·ing or sell·ing

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırtîkyılır înstıns ıv bayîng ır selîng

    Telaffuz

    /ə pərˈtəkyələr ˈənstəns əv ˈbīəɴɢ ər ˈseləɴɢ/ /ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˈɪnstəns əv ˈbaɪɪŋ ɜr ˈsɛlɪŋ/