a particular grove or other group of trees or shrubs

listen to the pronunciation of a particular grove or other group of trees or shrubs
İngilizce - Türkçe

a particular grove or other group of trees or shrubs teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

stand
{i} duruş

Tom cesur bir duruş aldı. - Tom took a courageous stand.

Duruşumu netleştireyim. - Let me make my stand clearer.

stand
{f} dayanmak
stand
{f} kalmak

Tren o kadar doluydu ki tüm gezi boyunca ayakta kalmak zorunda kaldım. - The train was so packed that I had to stand up during the whole trip.

stand
{f} dur

Biri odasının önünde duruyor. - Somebody is standing in front of his room.

İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur. - He always stands off when people are enthusiastic.

stand
{f} çekilmek
stand
dayamak
stand
iş yeri
stand
boyunda olmak (bir şeyin)
stand
dikelmek
stand
mola
stand
durmak

O, trende ayakta durmak zorundaydı. - She had to stand in the train.

Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar. - Black people had to sit in the back of the bus, or stand if the back was full.

stand
direnme
stand
dikeltmek
stand
direniş
stand
{i} tutum
stand
çekmek
stand
{f} ayakta durmak, durmak; ayakta kalmak
stand
dükkan

Orada duran adam dükkanının sahibidir. - The man standing over there is the owner of the store.

stand
{i} tribün

Binlerce destek çığlıkları tribünlerden duyulabildi. - Thousands of supporting cries could be heard from the stands.

İngilizce - İngilizce
stand

This stand of pines is older than the one next to it.

a particular grove or other group of trees or shrubs

    Heceleme

    a par·ti·cu·lar grove or oth·er group of trees or shrubs

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırtîkyılır grōv ır ʌdhır grup ıv triz ır şrʌbz

    Telaffuz

    /ə pərˈtəkyələr ˈgrōv ər ˈəᴛʜər ˈgro͞op əv ˈtrēz ər ˈsʜrəbz/ /ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˈɡroʊv ɜr ˈʌðɜr ˈɡruːp əv ˈtriːz ɜr ˈʃrʌbz/