Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.
- I think there must be much gold in the depths of the Earth.
Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
- I'm afraid my depth perception is very poor.
Bu onun ailesine olan aşkının derinliğini gösterir.
- It shows the depth of his love for his family.
O ailesi için sevgisinin derinliğini gösteriyor.
- That shows the depth of his love for his family.
Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- I want to buy a pair of ski boots.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.