Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
- Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik.
- We saw a funny program on TV.
Tom bunun eğlenceli olduğunu düşünmeyebilir.
- Tom may not think this is funny.
Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think that's funny?
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Bu oda tuhaf kokuyor.
- This room smells funny.
O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim.
- I've got a funny feeling about that guy.