Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
- They had to climb a wall six feet high.
Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
- Tom struggled to climb to the top.
Tom kaya tırmanışına gitti.
- Tom went rock climbing.
Tırmanış dik ve zor olacak.
- The climb will be steep and difficult.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
- Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.
Tom merdiven çıkmaktan nefret eder.
- Tom hates climbing ladders.
Keskin yokuşu tırmandık.
- We climbed a sharp slope.
Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
- We'd like to climb that mountain.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
- Prices continue to climb.
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
- We'd like to climb that mountain.