a mock fight made on horseback, a tilt

listen to the pronunciation of a mock fight made on horseback, a tilt
İngilizce - Türkçe

a mock fight made on horseback, a tilt teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

just
sadece

Bizim bu evimiz sadece yeniden dekore edildi ve altı aylığına burada yaşamadık. - This house of ours has just been redecorated, and we haven't lived here for sixth months.

Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir. - Tickets are valid for just two days, including the day they are purchased on.

just
henüz

Johnny sadece birkaç ay önce İspanya'ya taşındı, o henüz İspanyolca konuşmaya alışkın değil. - Johnny moved to Spain just a few months ago, so he isn't used to speaking Spanish as yet.

Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum. - I just don't know what to say.

just
{s} tam

Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi. - When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.

Muayene odasından tam ayrılırken doktor hoşça kal diyerek elini salladı. - Just as we were leaving the exam room the doctor waved his hand saying, 'bye-bye'.

just
{s} yerinde

Ben onu ararken sadece bir dakika yerinde kal. - Just stay put for a minute while I look for him.

Bence Tom'un öfkesi sadece bir savunma mekanizması; Yerinde olsam şahsen bunu kabul etmezdim. - I think Tom's anger is just a defense mechanism; I wouldn't take it personally if I were you.

just
gücü gücüne
just
zar zor

Tom testi sadece zar zor geçti. - Tom just barely passed the test.

Tom kirayı ödemek için yeterli parayı zar zor kazanmayı başardı. - Tom just barely managed to earn enough money to pay the rent.

just
haksever
just
güç bela
just
tamı tamına
just
anca

Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır. - Peace is not the absence of violence but the presence of justice.

Tom sadece arkadaş olmak istedi. Ancak, Mary çok daha fazlasını istedi. - Tom wanted to be just friends. However, Mary wanted much more.

just
tastamam
just
{s} net

Sadece net bir cevap istiyorum. Daha fazla bir şey değil. - I just want a straight answer. Nothing more.

just
(İnşaat) henüz, hemen, ancak K
just
tam anlamıyla

Her şey tam anlamıyla önceki gibi. - Everything's just like before.

Yeni şapkana tam anlamıyla bayılıyorum. - I just adore your new hat.

just
tek kelimeyle

Tek kelimeyle harika görünüyor. - It looks just perfect.

Tom tek kelimeyle farklı. - Tom is just different.

just
justnesshak
just
the just iyiler justly adaletle
İngilizce - İngilizce
{n} just
a mock fight
{n} joust
a mock fight made on horseback, a tilt