a mixture or compound; the result of composing

listen to the pronunciation of a mixture or compound; the result of composing
İngilizce - Türkçe

a mixture or compound; the result of composing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

composition
{i} kompozisyon

Jim, benim kompozisyonumda bazı dil bilgisi hatalarına dikkat çekti. - Jim pointed out some grammatical mistakes in my composition.

Onun İngilizce kompozisyonunun beş hatası var. - Her English composition has few mistakes.

composition
{i} bileşim

Onlar amniyotik sıvının aşağı yukarı deniz suyu ile aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar. - They say amniotic fluid has roughly the same composition as sea water.

Isınan suyun kimyasal bileşimi değişmez. - Heating water does not change its chemical composition.

composition
{i} kim. bileşim
composition
şiir yazma
composition
bestecilik
composition
{i} yapı
composition
terkip
composition
anlama

Bu kompozisyon o kadar kötü yazılmış ki ben onun ne anlama geldiğini çıkaramıyorum. - This composition is so badly written than I can not make out what he means.

composition
(Tıp) Bir maddenin yapı ve bileşimi, özellikle molekülü oluşturan atomların sayı ve diziliş şekli
composition
{i} oluşum
composition
(Askeri) TERKİP; BİLEŞİM: Çeşitli birlik veya maddeleri bir araya getirmek suretiyle, mürekkep bir kıta, madde veya karışım meydana getirilmesi
composition
(isim) kompozisyon, derleme, tertip, bileştirme, bileşim, beste, yapıt, nitelik, yapı, eserdeki düzeltme, dizgi; anlaşma
composition
tümleme
composition
{i} beste

Bu gece orkestra hangi besteleri çalacak? - What compositions will the orchestra play tonight?

O çok sesli bir beste. - It is a polyphonic composition.

composition
bileşim,düzen
composition
{i} beste yapma; şiir yazma
composition
{i} yapıt
İngilizce - İngilizce
composition
a mixture or compound; the result of composing