Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.
- Get me all the information you can on this matter.
Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
Danışma masası nerede?
- Where is the information counter?
Turist danışma merkezi isteyen herkese bir şehir haritası verdi.
- The tourist information center gave a city map to whoever asked it.
Tom için biraz haberim var.
- I have some information for Tom.
Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
- Electronic news media is our primary source of information.
Yeterince malumatımız yok.
- We don't have enough information.
Polis kazadan bizi haberdar etti.
- The police informed us of the accident.
Tom için biraz haberim var.
- I have some information for Tom.
Bununla ilgili öğretmenini bilgilendirdin mi?
- Did you inform your teacher of this?
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
- Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.