Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.
- Get me all the information you can on this matter.
Turist danışma merkezi isteyen herkese bir şehir haritası verdi.
- The tourist information center gave a city map to whoever asked it.
Danışma masası nerede?
- Where is the information counter?
Tom için biraz haberim var.
- I have some information for Tom.
Senin için bazı haberlerim var.
- I have some information for you.
Yeterince malumatımız yok.
- We don't have enough information.
Polis kazadan bizi haberdar etti.
- The police informed us of the accident.
Neden haberdar edilmedim?
- Why wasn't I informed?
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
- Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.