O sağlıklı bir yaşam tarzına sahiptir.
- She has a healthy lifestyle.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Leyla kırsal yaşam biçimini seviyordu.
- Layla loved the country lifestyle.
Alışılmadık bir yaşam biçimini benimsedi.
- He adopted an unconventional lifestyle.
Tom'un sağlıklı yaşam tarzı var.
- Tom has a healthy life style.
Bu yaşam tarzına alışkınım.
- I am accustoming to this life style.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.