Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına!
- Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum!
He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
- Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
Tom and Mary didn't like each other at first. However, they eventually became good friends.
- Tom ve Mary başlangıçta birbirlerini sevmediler ama sonunda iyi arkadaş oldular.
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
I only have one mouth, but I have two ears.
- Sadece tek ağzım ama iki kulağım var.
Her only purpose in life was to get rich.
- Onun hayattaki tek amacı zengin olmaktı.
Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things.
- Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.
Love isn't blind, but it's often stupid.
- Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır.
I know Mr. Saito by sight, but I haven't met him yet.
- Bay Saito'yu simaen biliyorum ama henüz onunla tanışmadım.
Tom's already here, but Bill hasn't come yet.
- Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.