Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına!
- Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum!
This is a good book, but that is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
- Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
I'll be there. However, I might be late.
- Orada olacağım. Ama geç kalabilirim.
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
Tom worked hard only to fail the exam.
- Tom çok çalıştı ama sınavda başarısız oldu.
Her only purpose in life was to get rich.
- Onun hayattaki tek amacı zengin olmaktı.
Love isn't blind, but it's often stupid.
- Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır.
Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things.
- Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.
Tom promised to come, but hasn't showed up yet.
- Tom gelmek için söz verdi, ama henüz gelmedi.
I know Mr. Saito by sight, but I haven't met him yet.
- Bay Saito'yu simaen biliyorum ama henüz onunla tanışmadım.