Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.
- Tom knows better than to give his real name in chat rooms.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Konuşmaya devam ettik.
- We continued chatting.
Özel olarak konuşmamız gerek.
- We need to have a chat in private.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Seninle konuşmak güzeldi.
- It was really nice chatting with you.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to chat.
Sizinle e-posta ile sohbet etmek istiyorum.
- I would like to chat with you by e-mail.
It is alleged by the defendant that there were scabs and greybacks in it, and that it did not come up to the quality of No. 1 slate as contracted for.