Annem sofrayı hazırlamamı rica etti.
- My mother asked me to set the table.
Tom'un kötü sofra adabı vardır.
- Tom has bad table manners.
Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
- Mike made a rude table from the logs.
Mayuko tabloyu bir bezle sildi.
- Mayuko wiped a table with a cloth.
Tom yemek masaya konur konmaz yedi.
- Tom ate as soon as the food was put on the table.
Yemekten sonra, masayı temizledi.
- After supper, she cleared the table.