Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Otobüs engebeli yol boyunca giderken takırdadı.
- The bus rattled as it drove along the bumpy road.
Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.
- My dog has a long tail.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
O kışın bitmesini epeydir özledi.
- He longed for the winter to be over.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Büyük babam uzun bir hayat yaşadı.
- My grandfather lived a long life.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
- It will take a long time to suppress the revolt.
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Biz genellikle sabahları birlikte sahil boyunca bir yürüyüş yapardık.
- We often took a walk along the seashore together in the morning.
Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
- Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
- Well, the night is quite long, isn't it?
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
O, kız kardeşini yanında götürdü.
- He took his sister along.
Yanında okuyacak bir şey getir.
- Bring along something to read.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- I have seen that film long ago.
Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
- Tom has known Mary a long time.
Köprü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the bridge?
Seto Köprüsü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the Seto Bridge?
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
Onun yakında geleceğinden eminim.
- I'm sure he'll be along soon.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Uzun süre önce o filmi izledim.
- I saw that film long ago.
Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
- For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
Bu uzun vadeli olacak.
- This is going to be long.
Tom uzun sessizliği bozdu.
- Tom broke the long silence.
Onlar birbirlerine özlemle baktılar.
- They stared longingly at each other.
Biz hepimiz dünyada barış için özlem duyuyoruz.
- We are all longing for peace in the world.
They were waiting for me in the drawing-room, which is a very large room, stretching along the entire front of the house, with three long windows reaching down to the floor.
Don't stop here. Just move along.
I stay too long: but here my father comes.
The Rabbit sighed. He thought it would be a long time before this magic called Real happened to him. He longed to become Real, to know what it felt like; and yet the idea of growing shabby and losing his eyes and whiskers was rather sad.
Every uptick made the longs cheer.
It's a long way from the Earth to the Moon.
He threw the ball long.
How long is it until the next bus arrives?.
The pyramids of Egypt have been around for a long time.
It's been quite ages since we last met.
- It's been a long time since we last saw each other.
I haven't heard that joke in ages.
- I haven't heard that joke in a long time.
... So as long as your content is really true, and your viewers ...
... the Afghan people are the ones who will be providing for themselves in the long term, ...