O, meşe ağacından bazı dallar kesti.
- He cut some branches off the oak tree.
Patty o kadar kısaydı ki dala yetişemedi.
- Patty was so short that she couldn't reach the branch.
Bankanın ülkenin her yerinde şubeleri var.
- The bank has branches in all parts of the country.
O, şu ana kadar nerede yeni bir şube açma fikrini ileri sürdü?
- Where did he ever come up with the notion of opening a branch?
O geçen ay genel müdürlükten şube müdürlüğüne transfer edildi.
- She was transferred from the head office to a branch office last month.
Bir nar bülbülü bir ağaç dalında oturur.
- A robin sits on a tree branch.
Bir mermi ona vurduğunda ağaç dalı kırıldı.
- The tree branch broke when a bullet hit it.
Our main branch is downtown, and we have branches in all major suburbs.