Yıllar önce orada bir kale vardı.
- There was a castle here many years ago.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Şato perili olabilir.
- The castle might be haunted.
Zengin olursam, bir şato alacağım.
- If I get rich, I'll buy a castle.
O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
- As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.