John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Bugün, çok fazla ödevim var.
- I have too much homework today.
Biz ondan çok şey bekliyoruz.
- We expect much of him.
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
- That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
- It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur.
- Tom and Mary don't have much in common.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Büyük bir köprü değildi.
- It wasn't much of a bridge.
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Bütün bilmen gereken hemen hemen bu.
- That's pretty much all you need to know.
O iş hemen hemen bitti.
- That job is pretty much finished.
From those to whom much has been given much is expected.