a large amount of

listen to the pronunciation of a large amount of
İngilizce - Türkçe
çok miktarda
büyük miktardaki
much
çok

Bugün, çok fazla ödevim var. - I have too much homework today.

Ben görünce çok korktum. - I was much frightened at the sight.

much
{i} çok şey

Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun? - How come you know so much about Japanese history?

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir. - That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.

much
fazlaca
much
pek

Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur. - Tom and Mary don't have much in common.

Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak. - It will not make much difference whether you go today or tomorrow.

much
belirli bir miktar
much
aşağı yukarı

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır? - How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

much
ziyade
much
köp

Onun köpeği uysal olduğu kadar çok sadık değildir. - Her dog is not so much faithful as tame.

Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever. - Mac is my friend. He likes dogs very much.

much
hemen hemen

Bütün bilmen gereken hemen hemen bu. - That's pretty much all you need to know.

Bilmen gereken her şey hemen hemen bu. - That's pretty much everything you need to know.

large amount of
büyük miktarda
much
klymet vermek
much
{s} çok, epey, hayli, pek: I'm feeling much
much
çokça
much
önemli şey
much
make much of çok önem vermek
much
(sıfat) çok, fazla, hayli
much
fazla derecede
much
çok miktarda şey
much
büyük kısım
İngilizce - İngilizce
a large amount of

    Heceleme

    a large a·mount of

    Türkçe nasıl söylenir

    ı lärc ımaunt ıv

    Telaffuz

    /ə ˈlärʤ əˈmount əv/ /ə ˈlɑːrʤ əˈmaʊnt əv/