Onunla tanışıncaya kadar, o, bilgiyi bilmiyordu.
- She didn't know the information till she met him.
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- She worked from morning till night.
Şitaki bir çeşit mantardır.
- A shiitake is a kind of mushroom.
O oluncaya kadar onun hakkında endişelenmeyelim.
- Let's not worry about that till it happens.
Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
Ben gelinceye kadar onlara beklemesini söyle.
- Ask them to wait till I come.
Ben gelinceye kadar onun beklemesini iste.
- Ask him to wait till I come.
O zamana kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda till that time.
O zamana kadar her şey olabilir.
- Anything may happen till that time.