a gift, now especially one given for birthdays or christmas

listen to the pronunciation of a gift, now especially one given for birthdays or christmas
İngilizce - Türkçe

a gift, now especially one given for birthdays or christmas teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

present
{i} mevcut

Bütün öğrenciler mevcut değiller. - Not all those students are present.

Kabinenin her üyesi mevcuttu. - Every member of the cabinet was present.

present
{i} şu an

Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin? - What defect can you find in the present system of education?

Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var. - The present government has many problems.

present
{i} hediye, armağan
present
{s} şimdiki

Şimdiki işimi bırakacağım. - I am going to leave my present job.

Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz. - We are groping for a way out of the present situation.

present
{s} halihazırdaki
present
bergüzar
present
gün

Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum. - I would like to give him a present for his birthday.

Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım. - I got you a pen as a birthday present.

present
{i} belge
present
tanıtmak
present
sahnede göstermek
present
{i} şimdiki zaman

Şimdiki zaman gibi zaman yok. - There's no time like the present.

Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın. - You must live in the present, not in the past.

present
{s} adı geçen
present
(fiil) sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present
{f} takdim etmek
present
takdim etme
present
şu anki

Şu anki maaşından memnun musun? - Are you content with your present salary?

Senin şu anki sorunun her zaman aklımda. - Your present trouble is on my mind all the time.

present
bugünkü

Tom bugünkü maaşından memnun. - Tom is content with his present salary.

Tom bugünkü toplantıda hazır olacak. - Tom is going to be present at today's meeting.

present
{s} bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
İngilizce - İngilizce
present
a gift, now especially one given for birthdays or christmas