Bu bana büyük memnuniyet verdi.
- It gave me great satisfaction.
Anne'in moral bozukluğu Gilbert'in memnuniyeti kadar belirgindi.
- Anne's mortification was as evident as Gilbert's satisfaction.
Odanın sizi tatmin edeceğine güveniyorum.
- I trust the room will be to your satisfaction.
Tom işinden çok tatmin olur.
- Tom gets a lot of satisfaction from his work.
Merak kediyi öldürdü ama hoşnutluk onu yaşama geri getirdi.
- Curiosity killed the cat, but satisfaction brought it back to life.
En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
He enjoyed the dish with great satisfaction. He'll order it again the next time he arrives.