a form of english characteristic of a particular region or ethnic group

listen to the pronunciation of a form of english characteristic of a particular region or ethnic group
İngilizce - Türkçe

a form of english characteristic of a particular region or ethnic group teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dialect
{i} ağız
dialect
lehçe

Onlar Güney Lehçesi ile konuşuyorlardı. - They were speaking in a Southern dialect.

Lehçesinden dolayı, Tom her zaman John'la alay eder. - Tom always makes fun of John because of his dialect.

dialect
dil

Kendi dilinden başka bir dilde cümleler eklemekten kaçınmalısın, çünkü ana dilinde ya da lehçende yazmadıkça birçok hata yapmaya eğilimlisin. - You should avoid adding sentences in a language other than your own, because unless you write in your mother tongue or dialect, you are prone to make many mistakes.

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır. - The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.

dialect
ağgan
dialect
dialectal Lehçeye ait
dialect
{i} diyalekt

Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir. - In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.

dialect
lisan
İngilizce - İngilizce
dialect
a form of english characteristic of a particular region or ethnic group

    Heceleme

    a form of Eng·lish char·ac·ter·is·tic of a par·ti·cu·lar re·gion or eth·nic group

    Türkçe nasıl söylenir

    ı fôrm ıv înglîş kerıktırîstîk ıv ı pırtîkyılır ricın ır ethnîk grup

    Telaffuz

    /ə ˈfôrm əv ˈəɴɢləsʜ ˌkerəktərˈəstək əv ə pərˈtəkyələr ˈrēʤən ər ˈeᴛʜnək ˈgro͞op/ /ə ˈfɔːrm əv ˈɪŋlɪʃ ˌkɛrəktɜrˈɪstɪk əv ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˈriːʤən ɜr ˈɛθnɪk ˈɡruːp/