O, güzel bir arkadaş gibi görünüyor.
- He seems to be a nice fellow.
Kallben iyi bir arkadaştır.
- He was a good fellow at heart.
Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu.
- Sami hanged out with his fellow fire fighters.
Şu adam doğruyu yanlıştan ayıramaz.
- That fellow can't tell right from wrong.
Fred tembel bir adam.
- Fred is a lazy fellow.
O zeki küçük bir arkadaştır.
- He's a smart little feller.
Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.
- You're a mighty good feller.
O, çok unutkan bir insandır.
- He is a very forgetful fellow.
Sana selam teklif ediyorum ve aramızdaki arkadaşlık yoluyla barış olabilir mi.
- I bid you greetings and may there be peace through fellowship between us.
Tek yapmanız gereken, kendinizi diğer arkadaşın yerine koyma yeteneğini geliştirmek.
- All you have to do is to cultivate the ability to put yourself in the other fellow's place.
Bu herif bir sanatçı!
- This fellow is an artist!
O, çok tembel bir heriftir.
- He is such a lazy fellow.
Eğer herkes ahbaplarına biraz daha kibar olursa dünya güzel bir yer olur.
- The world would be a beautiful place if everyone was a bit kinder towards their fellow men.
... I have to say, I promised some fellow coworkers I would ask ...
... my fellow Americans men and women like Corey ...