Ben akşam yemeği sırasında bir kelime söylemedim. Biz neredeyse bir saat sessiz kaldık.
- I didn't say a word during the dinner. We kept quiet for almost an hour.
Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.
- I got word that Mary wants to divorce him.
Onun ölüm haberini aldık.
- We received word of her death.
Bunun gerçek bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's a real word.
Tom'un durumu hakkında bir bilgi var mı?
- Is there any word on Tom's condition?
Fisherwoman isn’t even a word. It’s not in the dictionary.