Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- My father usually watches television after dinner.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother is busy cooking dinner.
Biz iki Amerikalı erkek ve iki Alman bayanla akşam yemeği yemek için çıktık.
- We went out to dinner with two American men and two German ladies.
Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
- Would you like to have dinner with me tonight?
Tanaka ailesi onlarla yemek yemem için beni davet etti.
- The Tanakas invited me to dine with them.
Tom ebeveynleriyle birlikte yemek yedi.
- Tom dined with his parents.
Biftek ziyafetinden memnun oldum.
- I was satisfied with the steak dinner.
Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.
- Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
İyi bir şarap menüleri olsa bile, burada akşam yemeği yemek istemeyeceğim.
- Even if they have a good wine menu, I will not want to dine here.
Give the dog its dinner.
... dinner as a hobbit. ...
... technology talk, jargon, over the dinner table, not ...