Sürekli nöbet tutmalıyız.
- We must maintain a constant vigil.
Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.
- She was watching TV with tears in her eyes.
O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.
- She was watching the film with her eyes red in tears.
Sen uyanık olmak zorundasın.
- You have to be vigilant.
Uyanık olmak zorundayız.
- We have to be vigilant.
Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- My father usually watches television after dinner.
Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
- In Soviet Russia, television watches the audience!