a device for taking still or moving pictures or photographs

listen to the pronunciation of a device for taking still or moving pictures or photographs
İngilizce - Türkçe

a device for taking still or moving pictures or photographs teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

camera
{i} kamera

Babam, doğum günüm için bana bir kamera aldı. - My father bought me a camera for my birthday.

Ben bu kamerayı dün aldım. - I bought this camera yesterday.

camera
{i} fotoğraf makinesi

Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı bu yüzden eski olanını sattı. - Tom bought a new camera so he sold his old one.

Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı. - Tom bought a new camera.

camera
fotograf makinesi
camera
fotoğraf makinası

Kızım için yeni bir fotoğraf makinası alacağım. - I'm going to buy a camera for my daughter.

Fotoğraf makinasına gülümseyin lütfen! - Smile at the camera, please!

camera
in camera gizli celsede
camera
fotoğraf makinesi/kamera
camera
{i} hakimin özel odası
camera
{i} mahrem
camera
cameraman kameraman
camera
(Tıp) Kamara
camera
(Anatomi) oda, kamara örn: camera oculi anterior
camera
{i} gizli

Polis, Tom'un oturma odasında bir gizli kamera buldu. - The police found a hidden camera in Tom's living room.

Gizlilik konusu olarak banyolara kamera kuramazsınız. - You cannot install cameras in bathrooms as a matter of privacy.

İngilizce - İngilizce
camera
a device for taking still or moving pictures or photographs

    Heceleme

    a de·vice for tak·ing still or mo·ving pictures or photographs

    Türkçe nasıl söylenir

    ı dîvays fôr teykîng stîl ır muvîng pîkçırz ır fōtıgräfs

    Telaffuz

    /ə dəˈvīs ˈfôr ˈtākəɴɢ ˈstəl ər ˈmo͞ovəɴɢ ˈpəkʧərz ər ˈfōtəˌgrafs/ /ə dɪˈvaɪs ˈfɔːr ˈteɪkɪŋ ˈstɪl ɜr ˈmuːvɪŋ ˈpɪkʧɜrz ɜr ˈfoʊtəˌɡræfs/