a device for receiving broadcast radio waves; a radio or television

listen to the pronunciation of a device for receiving broadcast radio waves; a radio or television
İngilizce - Türkçe

a device for receiving broadcast radio waves; a radio or television teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

set
pekiştirmek
set
kışkırtmak
set
girişmek
set
(Sinema) plato
set
belirginleştirmek
set
kararlı
set
belirlenmiş
set
koleksiyon
set
değişmez

Tom sorunun değişmez olduğunu düşündü. - Tom considered the problem settled.

G-Dragon benim gelecekteki kocamdır. O henüz bunu bilmiyor olabilir ama bu değişmez. - G-Dragon is my future husband. He may not know it yet, but it's set in stone.

set
{f} ayarlamak

Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız. - We have to set the scene for negotiations.

Ben düzgün şeyler ayarlamak istiyorum. - I'd like to set things straight.

set
{f} batmak

Güneş batmak üzereydi. - The sun was about to set.

Güneş batmak üzeredir. - The sun is about to set.

set
{f} dikmek
set
{f} süslemek
set
{i} mat. küme
set
set square gönye
set
{i} batış

Sıcak, nemli bir günde güneşin batışını seyrederseniz, güneşin şeklini değiştiren nemi görebilirsiniz. - If you watch the sun setting on a warm, damp day, you can see the moisture changing the shape of the sun.

Tom ve Mary, güneşin okyanus üzerinde batışını izledi. - Tom and Mary watched the sun set over the ocean.

set
(isim) set, seri, dizi, takım, yemek takımı, sahne, topluluk, grup, zümre, durum, hal, eğilim, gidiş yönü, gidişat, batma, vaziyet, batış, fide, fidan, yuva (porsuk vb.), alıcı
set
{i} durum

Bu durum sadece savaşla halledilebilirdi. - The situation could only be settled by war.

İngilizce - İngilizce
set

television set.

a device for receiving broadcast radio waves; a radio or television

    Heceleme

    a de·vice for re·cei·ving broad·cast ra·di·o waves; a ra·di·o or te·le·vi·sion

    Telaffuz