a depressed space in the after part of the deck; often called the cockpit

listen to the pronunciation of a depressed space in the after part of the deck; often called the cockpit
İngilizce - Türkçe

a depressed space in the after part of the deck; often called the cockpit teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

well
{f} fışkırmak
well
şey!

O, evliliğinde her şeyin iyi olmadığını ima etti. - He intimated that all is not well in his marriage.

Bir şeye odaklan ve onu iyi yap. - Focus on one thing and do it well.

well
hokka
well
haklı olarak
well
boşluk
well
fışkırıp akmak
well
su kuyusu
well
yerinde

Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş. - They say the landlord used to be well off.

Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır. - The man is well-known all over the village.

well
{ü} öyleyse

Öyleyse siz de bu kursu takip etmeyi planlıyorsunuz. - So you're planning to follow this course as well!

Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse. - Oh yes, you're right. Well, it's the way you shop that's tight-fisted then.

well
iyice

Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun. - Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.

Tom ofiste olanların iyice farkında. - Tom is well aware of what is going on at the office.

well
elverişli
well
{ü} Pekâlâ!/Ya!/Hayret!/Olur şey değil!/Sahi!/Eh!/Haydi!
well
(Askeri) HAVA ÖNLEMESİNDE "BELİRTİLEN CİHAZLAR İYİ ÇALIŞIYOR " ANLAMINDA BİR KOD
well
sıhhatli
well
tamamen

Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor. - Tom can understand perfectly well.

Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim. - I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.

well
z. (bet.ter, best)
well
{s} iyi durumda

O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda. - He has been well off since he started this job.

Tom hâlâ iyi durumda. - Tom is still doing well.

well
sıhhatça iyi
well
{i} kuyu: artesian well artezyen kuyusu, artezyen. oil well petrol kuyusu
well
{ü} peki

Peki, bunu söylemek aptalca bir şeydi. - Well, that was a stupid thing to say.

Peki, hangi sporları seversin? - Well, what sports do you like?

İngilizce - İngilizce
well
a depressed space in the after part of the deck; often called the cockpit