Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.
En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.
- The time has come to debate the most relevant matters.
Gerçekten bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't really want to debate this.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Münazara için oda var.
- There's room for debate.
Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Did you watch the presidential debate?
Görüşme ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Görüşme bu gece olacak.
- The debate will happen tonight.
Özgürlüğün var olup olmayacağı filozoflar tarafından uzun süre tartışılmıştır.
- Whether free will exists has been debated by philosophers for a long time.
Sorunu onunla tartışırdım.
- I used to debate the problem with her.
Tartışmada onu tamamen yendim.
- I beat him completely in the debate.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
There has been considerable debate concerning exactly how to format these articles.
Well knew they both his person, sith of late / With him in bloudie armes they rashly did debate.
There was a bit of a debate over who should pay for the damaged fence.
... following on from that actually a bitter debate raged in canada was a bit like a ...
... emulated success. And what is not in doubt is that competition, argument, debate, trial ...