a current of air, breath or respiration, flatulence, publicity

listen to the pronunciation of a current of air, breath or respiration, flatulence, publicity
İngilizce - Türkçe

a current of air, breath or respiration, flatulence, publicity teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wind
{f} sarmak
wind
{f} dolamak
wind
yel

Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım. - After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.

Hollanda'da nereye gidersen git farketmez, yel değirmenlerini göreceksin. - It doesn't matter where you go in Holland, you'll see windmills.

wind
{i} kurma (saat)
wind
{i} dönemeç
wind
dolaşmak
wind
saati kurmak
wind
{f} kıvırmak
wind
saçmalık
wind
gaz

Patatesler bana gaz yapar. - Potatoes give me wind.

O sadece seni gaza getiriyor. - He's only winding you up.

wind
viraj
wind
külek
wind
{f} kıvrılmak
wind
(fiil) çevirmek, sarmak, dolamak, kıvırmak, döndürmek, kıvrıla kıvrıla gitmek, dolambaçlı olmak, açmak (yol), sarılmak, dolanmak, kıvrılmak, bükülmek
wind
{i} k.dili. boş laflar, lafügüzaf, fasarya
wind
{i} İng. (mide ve bağırsaktaki) gaz
wind
{f} dolambaçlı olmak
wind
{f} -i nefessiz bırakmak; -i nefes nefese
wind
soluklandı
wind
{f} dolanmak
İngilizce - İngilizce
{n} wind
a current of air, breath or respiration, flatulence, publicity