Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.
- Tom knows better than to give his real name in chat rooms.
Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.
- We were chatting over tea.
Kısa süre içinde konuşmalıyız.
- We need to chat soon.
Seninle konuşmak güzeldi.
- It was really nice chatting with you.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Konuşmak yerine çalışın!
- Work instead of chatting!
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to chat.