a condition of being able to use something

listen to the pronunciation of a condition of being able to use something
İngilizce - Türkçe

a condition of being able to use something teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

available
{s} mevcut

Bu kitabın hem sert hem de yumuşak kapak sürümleri mevcuttur. - The book is available in both hard and soft-cover versions.

Mevcut tek oda iki kişiliktir. - The only room available is a double.

available
müsait

Şu anda müsait değilim. - I'm not available right now.

John şu an müsait mi? - Is John available now?

available
{s} var

Araştırma için mevcut az paramız var. - We have little money available for the research.

Bu gece için mevcut bir oda var mı? - Is there a room available for tonight?

available
{s} geçerli

Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir. - This offer is available for a limited time only.

Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir. - Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.

available
(Ticaret) mevcut olan
available
{s} kullanışlı
available
(Ticaret) elde hazır bulunan
available
kullanılır
available
müsait olmak
available
yararlanılır
available
elde

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
{s} eldeki
available
elde edilebilir

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
görüşmeye uygun
available
meşgul değil
available
kullanılabilir

Bu bilet bütün bir yıl için kullanılabilir. - This ticket is available for a whole year.

Bu daktilo kullanılabilir mi? - Is this typewriter available?

available
{s} hazır

Öğle yemeği hazır olacak. - Lunch will be available.

Ayrıntılar hemen hazır değildi. - Details weren't immediately available.

available
olası
İngilizce - İngilizce
available
a condition of being able to use something

    Heceleme

    a con·di·tion of be·ing a·ble to use some·thing

    Türkçe nasıl söylenir

    ı kındîşın ıv biîng eybıl tı yus sʌmthîng

    Telaffuz

    /ə kənˈdəsʜən əv ˈbēəɴɢ ˈābəl tə ˈyo͞os ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ə kənˈdɪʃən əv ˈbiːɪŋ ˈeɪbəl tə ˈjuːs ˈsʌmθɪŋ/