Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.
- If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis.
Ben bir sonsuzluk için beklemeye konmuştum.
- I was kept waiting for an eternity.
Şimdiye kadar ebediyetin ne için var olduğunu bilmezdim. Aramızdan bazılarının Almanca öğrenmesine bir şans vermek içinmiş.
- Never knew before what eternity was made for. It is to give some of us a chance to learn German.
Ebedilik gerçekten çok uzun bir zaman.
- Eternity is a really long time.
Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.
- Tom has lived in Boston for a long time.
Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
- It will take a long time to suppress the revolt.
Biz ahiret için çalışırız, şu an için değil.
- We work for eternity, not for the moment.
It's been ages since we last met.
- It's been a long time since we last saw each other.
It's been quite ages since we last met.
- It's been a long time since we last saw each other.