Tom'un bir ipucu yok.
- Tom doesn't have a clue.
Polis herhangi bir ipucu bulamadı.
- The police didn't find any clues.
En azından bana bir ipucu verebilirsin.
- You could at least give me a hint.
Sana bir ipucu vereceğim.
- I'll give you a hint.
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
- The speaker hinted at corruption in the political world.
Pilot onun bir UFO olabileceğini ima etti.
- The pilot hinted that it might be a UFO.
Smith, clue Jones in on what's been happening.
... And because he's Indian, he had no clue about basketball. ...
... I had no clue. ...