Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
- You can get it at the courthouse, the clerk added.
Katip bana hatasını itiraf etti.
- The clerk admitted his mistake to me.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.
- The store needs more clerks to wait on customers.
Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
- Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
O, Washington Bankasında bir memur.
- He is a clerk at the Bank of Washington.
O bir banka memuru ile evlendi.
- She married a bank clerk.