Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
- A hammer was used to break the window.
Kilidi kırmakta zorlanmadım.
- I had no difficulty breaking the lock.
Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
- I slept a little during lunch break because I was so tired.
Onlar şu anda bir mola veriyorlar.
- They're having a break at the moment.
Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk after breakfast.
Savaş çıksa ne yaparsın?
- What would you do if war were to break out?
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Bambu eğildi ama kırılmadı.
- The bamboo bent but did not break.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everyone has a breaking point.
Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
- Please be careful not to break this vase.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.