a change; the end of a spell of persistent good or bad weather

listen to the pronunciation of a change; the end of a spell of persistent good or bad weather
İngilizce - Türkçe

a change; the end of a spell of persistent good or bad weather teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

break
kırmak

Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi. - Peter didn't intend to break the vase.

Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı. - Tom began trying to break down the door.

break
mola

Onlar şu anda bir mola veriyorlar. - They're having a break at the moment.

Çalışmalarımda bir mola sırasında televizyon izledim. - I watched television during a break in my studies.

break
ortalık ağarmak
break
dağıtmak
break
(Bilgisayar) çık

Savaş çıksa ne yaparsın? - What would you do if war were to break out?

Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı. - Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.

break
şafak atmak
break
yıkmak

Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir. - We must work hard to break down social barriers.

break
kırılma

Plastik kolayca kırılmaz. - Plastic does not break easily.

Herkesin bir kırılma noktası var. - Everyone has a breaking point.

break
çözmek
break
çatlatmak
break
kırma

Tom Mary'nin kalbini kırmak istemiyordu. - Tom didn't want to break Mary's heart.

O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı. - He tried to break his son's habit of smoking.

break
dizginlemek
break
bitmek
break
açmak
break
değişiklik
break
kesme bitir/kes
break
{f} batmak
break
sona erdirmek
break
kes,v.kır: n.aralık
break
parçalamak

Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır. - A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.

İngilizce - İngilizce
break
a change; the end of a spell of persistent good or bad weather