Öğle yemeğini evde yedi.
- She has lunch at home.
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.
- Tom and Mary sat at an unpainted picnic table eating their lunch.
Onlar genellikle yedi buçukta kahvaltı yaparlar ve on ikide öğle yemeklerini yerler.
- They usually have breakfast at half past seven o'clock and eat their lunch at twelve.
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.
- She was in no humor for lunch.
Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.
- Tom didn't have time to eat lunch.
Tom Mary'yi öğle yemeği yemek için dışarı davet etti.
- Tom invited Mary out to lunch.