Tom cesetin nereye gömüldüğünü bildiğini söyledi.
- Tom said he knew where the body was buried.
Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.
- The body converts extra calories into fat.
Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.
- Body and spirit are twins: God only knows which is which.
Tom uzaktaki tapınak çanını duydu.
- Tom heard the temple bell in the distance.
O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
O, ölü bedeni görünce korktu.
- She was scared at the sight of the dead body.
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
- The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
O güçlü bir gövdeye sahip.
- He has a strong body.
Bir dachshund uzun gövdesi ve kısa bacakları olan bir Alman köpeğidir.
- A dachshund is a dog from Germany with a very long body and short legs.
Tom parmaklarıyla şakaklarını masaj yapar.
- Tom massages his temples with his fingers.
Tom Mary'nin şakaklarına masaj yaptı.
- Tom massaged Mary's temples.
Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
Vücudun bu maddeleri nasıl emdiğini bilmek istiyorum.
- I'd like to know how the body absorbs these substances.
Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.
- Glands secrete chemical substances into the body.
Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
- A human body consists of a countless number of cells.
Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
- Full body scanners were installed at the airport.
Lisede öğrenci kurulu başkanıydım.
- I was the student body president in high school.
Polis ayrıntılı aramaları üstlendi ama cesedini bulamadı.
- The police undertook exhaustive searches but failed to find the body.
Ceset üst geçidin altında bulundu.
- The body was found under the overpass.
Çocuğun vücudu ateşlendi.
- The child's body felt feverish.
Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
- When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
- The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
Okyanus sürekli hareket halinde olan büyük bir su kütlesidir.
- The ocean is a huge body of water that is constantly in motion.
Deri, vücudun en büyük organıdır.
- The skin is the largest organ of the body.
Beyin vücuttaki en karmaşık organdır.
- The brain is the most complex organ in the body.
Indeed, if it belonged to a poor body, it would be another thing; but so great a lady, to be sure, can never want it.
programming The code of a subroutine, contrasted to its signature and parameters.
I don't say, one bodies the other / One's spiritual truth; / But I do say it's hard to lose either, / When you have both.
We have now amassed a body of evidence which points to one conclusion.
The rioja, sadly, lacked body.
... tattoos on the left side of your body? ...
... She said, I was doing the same thing with my body. ...