Bu şehir 1970'lerden beri bir parça değişmedi.
- This town hasn't changed a bit since the 1970's.
Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
- Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
- Can I give you a bit of advice?
O bana biraz garip geldi.
- It's a bit strange to me.
Kimya ile zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not a bit interested in chemistry.
Sigara içen bir kişiyi öpmek kül tablası yalamak gibidir.
- Kissing a person who smokes is like licking an ashtray.
Bir sigara içenle öpüşmek bir kül tablasını yalamak gibi bir şeydir.
- Kissing a smoker is like licking an ashtray.
Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
- When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
- Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
O bana biraz garip geldi.
- It's a bit strange to me.
Biraz sakinleşmelisin.
- You should relax a bit.
Bu gece uçuş saatimiz 6 saatin altında olacak, ancak bazı şeyleri biraz hızlandırabilip hızlandıramayacağımızı göreceğiz.
- Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit.
Tom sadece üç ya da dört lokma yedi sonra yemeği tükürdü.
- Tom ate only three or four bites then spit out the food.
Aslan tavşanı bir lokmada yedi.
- The lion ate the rabbit in one bite.
Mary Tom'a söyleyip söylemeyeceği üzerinde birazcık ikilem içerisindeydi.
- Mary is in a bit of a quandary over whether to tell Tom or not.
Hey, Tom ve Mary'nin son bölümünde neler oldu? Onlar sonunda ayrıldılar. Gerçekten buruktu. Tanrım! Ve bu kadar derinden aşık olduktan sonra!
- Hey, what happened in the final episode of 'Tom and Mary'? They broke up, in the end. It was really bittersweet. Oh my! And after being so deeply in love!
Bunu azıcık sevmiyorum.
- I don't like it one bit.
Ben azıcık şaşırmadım.
- I'm not surprised one bit.
En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.
- I am grudged even the least bit of happiness.
Tom hava hakkında zerre kadar endişeli değil.
- Tom isn't the least bit worried about the weather.
Kimya ile zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not a bit interested in chemistry.
Bir asteroid bir kaya parçasıdır.
- An asteroid is a bit of rock.
Keskin olarak soğuktu.
- It was bitterly cold.
Yemeğinin her kırıntısını yedi.
- He ate every bit of his dinner.
Tom'un köpeği insanların yüzlerini yalamayı seviyor.
- Tom's dog likes to lick people's faces.
Kesinlikle zemini yalamamalısın.
- You must absolutely not lick the floor.
Bir nebze Macarca konuşabilirim.
- I can speak a tiny bit of Hungarian.
Could you move that up a bit?.
A threepenny bit.
That's a bit too sweet.
I'd like a big bit of cake, please.
He was here just a bit ago, but it looks like he's stepped out.
Does your leg still hurt? / Just a bit now.
A quarter is two bits.
Your dog bit me!.
His bit about video games was not nearly as entertaining as the other segments of his show.
Most of Alexander Pichushkin's killings took place in Moscow's Bitsa Park between 1992 and 2006.
- Aleksandr Piçuşkin'in cinayetlerinin çoğu 1992 ve 2006 yılları arasında Moskova'daki Bitsa Parkı'nda gerçekleşti.
As a consequence of its fun factor, Tatoeba contains random bits of factual information.
- Eğlenceli faktörün bir sonucu olarak, Tatoeba rastgele gerçek bilgi bitleri içeriyor.
Life never ends but earthly life does.
- Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.
- Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti.
Life is a magnificent gown full of lice.
- Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
Clothes make people, rags make lice.
- Elbiseler insan yapar, eski püskü elbiseler bit yapar.
You can use a fine-toothed comb to check for nits.
- Bit yumurtalarını kontrol etmek için ince dişli bir tarak kullanabilirsiniz.
She said everything will be over between us.
- Aramızdaki her şeyin biteceğini söyledi.
This summer's day will be over all too soon!
- Bu yaz günü çok çabuk bitecek!
I like long stories with surprise endings.
- Sürprizlerle biten uzun hikayeleri seviyorum.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.